http://www.cosmosmagazine.com/features/intersex-case-studies/ adresinden Aligül Arıkan tarafından çevrilmiştir.

İnterseks Vaka çalışmaları

David Salt ve Zoe Brain

Batı dünyası cinsiyeti iki kategoriye ayırır. Gerçekte ise cinsiyet bir spektrumdur. Neden toplum ve hatta bilim bu insanların erkek ve kadın arasında bir yerlerde olduklarını anlamakta bu kadar zorlanır?

HERCULINE BARBIN (HERCULINE BARBARIN)

Doğumunda kadın cinsiyeti atanmış, skandal yaratan aşk ilişkisi ve sağlık muayenesinden sonra cinsiyeti erkek olarak tekrar atanan 19. yüzyılda yaşamış Fransız hermafrodittir.

Hayatına bir hermafrodit, dini bütün bir kız olarak Katolik yetimhanesinde başladı. Sınıf arkadaşlarının olgunlaşan bedenleriyle büyülenmiş bir şaşkın olarak ergenliğe girdi, sonra da okul müdiresinin tutkulu aşkı oldu. Bu aşk ilişkisi ortaya çıktıktan sonra erkek kategorisine sokuldu.

30 yaşında, yalnız ve kimsesizdi. 1868’de Paris’te bir çatı katında intihar etti. Etkili ve güzel, erotik hatıralarını Michel Foucault Fransa Kamu Sağlığı Bölümü arşivlerinde buldu. Barbin’in ölümünden önce ve sonraki vücudunu tarifleyen tıbbi grafiklerle birlikte yayınlandı.

 

Altın madalyalı atlet STANISŁAWA WALASIEWICZ

(Stella Walsh olarak da bilinir) altın madalyalı olimpiyat atletidir.

1911’de Polonya’nın Wierzchownia kentinde doğdu. Üç yaşındayken ailesi A.B.D.’ye göç etti. Cleveland’da atletizm kariyerine başladı, 1932 Olimpiyatlarında Polonya’yı temsil etti ve 100m de altın madalyayı kazandı.

Walasiewicz amatör ve profesyonel olarak kulvar ve kırda yarışmaya devam etti, vatandaşlık hakkını aldığı A.B.D.’ye geri döndü ve boksör Neil Olson’la evlendi. 40 yaşındayken, 1951’de son A.B.D. ünvanını kazandı ve 1975’de A.B.D. Atletizm Onur Listesine alındı.

1980’de, 69 yaşındayken, Cleveland’da bir silahlı soygununun tanığı oldu ve feci şekilde öldürüldü. Otopside Polonya araştırmasında bazı feminen özelliklere sahip olmasına karşın erkek genital organına sahip olduğu ortaya çıktı. Yakın zamandaki detaylı incelemede bir çift eril XY kromozomu çıktı.

Cinsiyeti üzerindeki ihtilaf çözülememesine karşın resmi belgelerde ve tarihte kadın olarak kayıt edildi.

 

ERIK SCHINEGGER

Alp disiplini Kayakçı

ERIK SCHINEGGER eski bir Alp disiplini kayakçıdır. Kadın olarak tanındığı ve Erika Schinegger olarak bilindiği 1966’da alp disiplini kaymada dünya kadınlar şampiyonu oldu.

1948’de, Avusturya’nın Agsdorf kentinde doğdu. 1968’de, Fransa, Grenoble’da Kış Olimpiyatlarına hazırlanırken, Uluslar-arası Olimpiyat Komitesi tarafından yaptırılan tıbbi testte Schinegger’da eril kromozomlara sahip olduğu bulundu ve diskalifiye edildi.

İnterseks doğdu, kadın olarak yetiştirildi ve habere şaşırdı. Dava sonucunda, komite, tüm atletlere kromozom testini zorunlu kıldı.

Schinegger erkek olarak yaşamaya karar verdi ve cinsiyet geçişi yaptı, ismini Erik olarak değiştirdi. Evlendi ve kızı Claire’in babası oldu.

Marco Schenz’le birlikte 1988’de My Victory over Myself: the Man who became a Female World Champion adlı otobiyografik kitabını yazdı ve yayınladı. Kurt Mayer’in, 2005’de çektiği Erik(A) adlı belgeselin de konusuydu. Avusturya’da çocuklar için kayak okulunun sahibidir.

 

Zoe’nin hikayesi

Her zaman normal bir adam olmadığımı biliyordum. Fakat ne olduğumu bilmiyordum. Hayli zararsız, kadın olarak doğmuş olmam gerekirdi gibi bir garip hayalim olduğu için azıcık garip bir adam olduğumu düşünürdüm. Hep sorunlarım oldu, bedenimde hiç rahat edemedim. Beynimdeki vücut haritamla gerçeklik birbirine uymuyordu. Örneğin, doğal bir içgüdüyle yaptığım şeyi bastırarak, kalçalarımı kullanmadan yürümek için -bir erkek gibi yürümek için kendimi eğittim. Yaşım ilerledikçe, bir çocuğun babası olmama rağmen problem daha da kötüleşti. 47 yaşındayken, iki veya üç ay önce, çok net olmayan sebeplerden dolayı hormonal dengem radikal bir şekilde değişti. Vücut ağırlığımın üçte birini kaybettim, şeklim değişti, cildim yağlandı, 30 yıldır muzdarip olduğum cilt hastalığı bir gecede geçti, gözlerimin rengi değişti ve boyum iki santim kısaldı.

Aslında bir cinsiyetten diğerine geçişe başlamıştım. Cinsel organım, başlangıçta da normal değildi- köreldi. Kendini kadın olarak hisseden alt uçtaki görece normal bir erkekten, gerçekte hiç erkek olmayan bir şeye gittim.

Genetik olarak, hala erkeğim fakat görünüşüm kadın da değil. Bunun yüzde 80’i doğal değişimin sonucu ve yüzde 20’si hormon tedavisi ve estetik ameliyat sonucu gerçekleşti. Bununla birlikte, bu geçiş sürecinin tamamlanması için birkaç yıl daha gerekiyor. Cinsiyetim tam anlamıyla oturduğunda ellilerimde olacağım.

Bedenim ben değiştirmeden değişti. Hormon tedavisi ve ameliyatlar aracılığıyla geçiş sürecine kendimi gönüllü olarak teslim etmedim. Cesaretim yoktu, erkekmişim gibi davranmaya devam ettim, erkek gibi olmaya çalıştım, bir kızın olabileceği en iyi adam olmaya çalıştım ama sahte olduğumu biliyordum.

Kafa karıştırıcı. Üzücü, utanç verici ve çocuklara uygun değil ve işte güvenli değil –dolayısıyla insanlar hakkında konuşmak istemiyor. Transseksüeller 50ye 50 kuralından bahsediyor, şöyle ki transseksüellerin %50si 50 yaşına gelmeden ölüyorlar. Cehaletle, en dehşete düşüren şeyleri, en dehşet veren düşünceleri söyleyen iyi niyetli insanlar olunca gerçekten takdir ediyorum.

Benim gibi insanlara Şeytan’ın dölü diyorlar. Kim bunun aksini söyleyebilir ki! İyi bir yaşam sürdüğümü gösterebilirim, iyi bir ebeveyn olmaya çalışarak topluma katkıda bulundum. Karşılığında toplum varlığımı inkar etti.

İnterseks veya transseksüelseniz kişinin güçlenmesi çok önemlidir. Hayatlarında yeteri kadar cehennemi şey yaşarlar. David Reimer’ın durumu rıza olmadan yapılan cerrahi müdahalenin akılsızlığını çok net biçimde örnekliyor.

Ne yazık ki, David Reimer’ın durumu –rıza olmadan normalleştirme ameliyatlarının olumsuz taraflarını tartışmaya açtı- transseksüel ameliyatlarını durdurmak için argüman olarak kullanılıyor. Kendini kadın olarak tanımlayan ama genetik olarak erkek olan birçok kişi geçiş ameliyatı olmak istediğini söylüyor. Fakat onlara, David Reimer vakasından destek alarak, genetik olarak erkeksen erkeksindir, nokta, bedenini değiştirmekle avarelik etmemen gerektiği söyleniyor. “Ameliyat istediğine göre deli olmalısın” diyorlar. “Psikotik ilaçlara ve yatıştırılmaya ihtiyacın var.”

Büyüyen bilimsel kanıtlar tersini önerir –cinsiyet beyinde, gebe kalındıktan 12 ile 16 hafta arasında belirlenir veya sabitlenir. Cinsiyet organlarının gelişimi üç aylık dönemin ortasında oluşur, en son da sinirsel gelişim. Altı yaşından önce çocuklar kız ya da oğlan olduklarını “bilirler”. Bunun bedenlerinin şekliyle veya nasıl yetiştirildikleriyle bir alakası yoktur, doğumlarından çok önce programlanmış olan sinirsel gelişimleriyle ilgilidir.

Bazı insanlar normal bedenlere ve normal beyin gelişimine fakat cinsiyetler arası (cross gendered) cinsel organlara sahiptir. Bu grup geleneksel olarak interseks olarak bilinir. Fakat diğerleri normal bedenler ve normal cinsiyet organları ama cinsiyetler arası (cross gendered) beyine sahiptir ve bu insanlar transseksüel olarak bilinir. Karşılıklı hariç tutulan bu gruplar, gerçi çoğu interseks lobi grubu, transseksüellerin yaşadıklarına sempati duysa da, transseksüelleri aktif olarak içermeye meyilli olmazlar. Aynı kategori altında toplanmak istemezler çünkü transseksüellerin sorunlarının tanımlanması daha zor ve detaylı biçimde ele alınması gerekir.

Dolayısıyla, ben neyim? Cinsiyet geçişinden sonra bunu çok merak ettim. Erkek miyim? Kadın mıyım? İkisinin bir tür karışımı mıyım? Yani, neyse ne, eninde sonunda ben benim!