http://intersexualshalala.wordpress.com/2011/05/07/cinsiyet-cografyasinin-tampon-bolgesi-intersex/
Ben bir “yumuşak g” idim. L, G, B, T harflerinin her biriyle başlayan sözcükler ve bunlara dair edilmiş laflar var en azından. Ama Türkiye eşcinsel hareketi tarihinde benimle başlayan hiç bir sözcük, hiç bir cümle yoktu yakın zamana kadar, bu yüzden adım “yumuşak g”, çünkü ben bir interseksim.
İnterseks dediğimizde aslında onlarca ayrı genetik varyasyonu kast ediyoruz. 70li yılların cinsel sağlık ansiklopedilerinde ya da fantastik romanlarda rastladığınız “hem penisi hem vajinası olan hermafrodit” görsellerini unutun. Bu durum sadece eskiden “true hermafrodit” şimdi ise “ovotestis” diye adlandırılan varyasyon için geçerli. Her interseksin farklı bir genital organı olmayabilir. Aynı zamanda, vajinası olan bir interseks kendini erkek olarak ya da penisi olan bir interseks bir kadın olarak tanımlayabilir. İkili toplumsal cinsiyet sisteminde, sözlüksel anlamda interseks, kabaca her iki cinsiyetin özelliklerini taşıyan kişi olarak tanımlanır. Tıbbi anlamda interseks, genital, gonadal, üreme organları ve kromozomal açıdan tam olarak erkek ya da dişi tanımlamasına uymayan bireyler için kullanılan bir terimdir. Dış genital organların görünümü açısından cinsiyetinin dişi ya da erkek olduğu hakkında karar verilemeyen çocuk / kişi anlamında kullanılan “ambigus genitalya”dan farklı olarak interseks olgularında bazı durumlarda dış genital organlar bir cinsi tam olarak taklit edebilir, puberteye kadar hiçbir belirti vermeyebilir veya tanı tamamen rastlantısal olarak konulabilir.
Bir kişinin cinsiyeti konusunda yargıya varmak için gözünüze değil o kişinin kendi beyanına güvenin. Bir de; egzotik bir canlıyla birlikte olacağınızı düşünüp heyecanlanabilirsiniz, yatakta hayal kırıklığı yaşayıp “Ama ben senin vücudunda hiç bir intersekslik göremedim” gibi enteresan cümleler kurmayın.
Yaklaşık, her 1000 bebekten biri interseks olarak doğuyor. Dış görünüşünde belirti taşımayanları da göz önüne aldığımızda ise bu rakam 200’de 1. Pek çok kişinin durumu ileri yaşlarda çocuk edinmeye karar verdiğinde ortaya çıkıyor. (Ovotestis varyasyonu haricinde, interseksler infertildir, yani doğurgan değillerdir.) Çoğunlukla interseks bebekler doğar doğmaz ya da ergenliğe girdiklerinde tıp tarafından “ucube” muamelesi yapılarak düzeltme ameliyatlarına alınır ve cinsel organları kesilir, yoğun hormon ve başka ilaçlara maruz bırakılırlar. Bu uygulamanın 1960’larda başladığı, bundan önceki cerrahi operasyon görmemiş pek çok interseks vakasının gayet mutlu ve tatminkar hayatlar yaşadıkları biliniyor.
Bazı interseks bireyler onu tanımlamayan, istemediği bir cinsiyete hapsedilmiş olabilir. Bu gibi durumlarda yenibaştan bazı hormon terapileri ve cerrahi yöntemlere başvurarak ailelerinin ve tıbbın sorgusuz sualsiz koparıp aldıklarını yeniden elde etmeye çalışabilirler. Bu da pek çok açıdan zor bir süreçtir. Bu gibi durumlarda interseks bireyler transseksüel yoldaşlarının desteğine, paylaşımlarına ihtiyaç duyabilirler. İntersekslerle transseksüeller arasında pek çok ortak nokta vardır. Bu da belki bazen fazla yüklenerek interseksüellerin öncelikle transseksüellerden dayanışma beklemesine neden olur.
İnterseks bireylerin aileleri de ciddi oranda ruhsal desteğe ve bilgilendirilmeye muhtaçtır. Bir anne interseks bir bebek doğurduğunda bu aile için şok edici bir durumdur. Ne yazık ki toplumsal koşullar henüz ailelerin interseks bebek sahibi olmayı neşe içinde karşılayacakları kadar olumlu değil.
İnterseks çocukların yaşadıkları tıbbi müdahaleler çoğu zaman onlarda cinsel taciz, şiddet ve sömürü sonucu oluşan travmalara benzer travmalar yaratır. Bunu önlemenin en etkili yolu interseksüaliteyi utanılacak ya da tuhaf bir şey olarak görmekten vazgeçip gereksiz ve bireyin fikrine danışılmadan yapılan tıbbi müdahaleleri en aza indirgemektir. Bir anne ya da babanın nasılki 15 yaşındaki ergen çocuğunun müzik zevkini belirlemeye hakkı yoksa cinsiyetini belirlemeye de hakkı yoktur. Ne yazık ki, bir “sakatlık” olarak görülen interseksüalite, görme duyusu, işitme duyusu ya da yürümeyi etkileyen “sakatlıklardan” farklı olarak, mazlum değil “tehlikeli” görülür, interseks beden üzerinden adeta bir “cinsiyet terörü” yaratılmıştır. Bir görme engelli toplumsal düzen için tehdit oluşturmaz ama “üreme engelli” ve cinsel kimliği ikili cinsiyet düzenine uymayan bir interseks adeta insanlığın bekasını zora sokan, bozguncu bir canlı bombadır. Dolayısıyla değersiz olduğu, toplumca kabul gören normlardan birine denk düşmek üzere kendinden vazgeçmediği sürece yok sayılacağı interseks bireye iyice belletilir, sessiz kalması sağlanır.
Burada soğuk bir tıbbi dil kullanmak, interseksüalite tipleri hakkında ayrıntılı klinik bilgi vermek istemiyorum. Bu interseksüalite durumları başka yerlerde, başka isimlerle de karşınıza çıkabilir zaman zaman ama şöyle kabaca sıralamaya kalkarsak, interseksüalitenin sık rastlanan tipleri şunlardır: Androjen İnsensitivite Sendromu (Androjen Duyarsızlığı), Klinefelter Sendromu (XXY kromozom), XY/XO Turner Sendromu, Kongenital Adrenal Hiperplazi (CAH), Ovotestis. Hepsi farklı cinsel organ biçimleri, farklı hormon tabloları ve farklı kromozomlara sahiptir, bu da interseks bireylerin birbirinden çok farklı cinsel kimlik, cinsel yönelim ve bedenlere sahip olabileceğini, interseksüalitenin geniş bir gökkuşağına sahip olduğunu hatırlatıyor. Farklı tiplerden interseksleri birleştiren şey, kişisel geçmişlerinde toplumsal cinsiyet politikalarının uygulayıcısı olmayı üstlenmiş tıpçıların ve uzun yıllar gizlenmeye çalışarak yaşamanın yarattığı travmalardır.
Aslında çiftcinsiyetlilik ya da cinsiyet varyasyonları tarihin her aşamasında izi sürülebilen durumlar. İnterseksler her zaman vardı. Yunan miti Hermafrodit, göğüsleri ve fallusu bereketle dolu Nil tanrı/çası Hapi, İslam’da toplumsal konumları az çok tarif edilmiş “Hünsa”lar, Kızılderili kültürünün “Two-spirit”leri, Hindistan ve Pakistan’ın “Hijra”ları ve benzeri pek çok örnek cinsiyetin yeryüzünün tüm zamanlarında ve kültürlerinde sadece kadın ve erkek olarak sınıflandırılmadığını gösteriyor. Tarihte çeşitlilik arz eden cinsiyet durumları yalnızca biyolojik interseksüaliteye sıkıştırılmamış. Günümüzdeki travesti, crossdresser ve başka kimlik ve yönelimler de pek çok kültürde bir çeşit “ruhsal çiftcinsiyetlilik” olarak interseksüalite ile birarada ve olumlu algılanmış. Pek çok kabile kültüründe biyolojik ya da ruhsal intersekslerin büyücülük, şamanlık, tören yöneticiliği gibi değerli toplumsal konumlar için özellikle seçildiği ve saygıyla karşılandığı biliniyor.
İntersekslerin varlığı yeni bir keşif değil, onlar mitolojik, ruhani birer varlık hiç değil, kanlı canlı, günümüz gerçekleriyle yaşayan insanlar. Bu konularda en sıkıntılı zaman diliminin en azından Batı toplumu özelinde günümüz olduğunu söylersek yanılmayız. Artık kimlik, doğum kayıtları, pasaport, ehliyet gibi resmi evraklarda kadın ve erkek dışında farklı olasılıklara yer verilmesi gündemde. Bu amaçla Avustralya’da bazı adımlar atılarak resmi evraklara interseks seçeneği de eklenmesi önerisi getirildi. Avustralya’da atılan bu adımı bazı aktivistler Avrupa’ya da taşımaya çalışıyorlar. Bugün şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Sadece “İnterseks” olan insan sayısı bile bu durumu biyolojik bir anomali olarak tanımlanmaktan vazgeçmek için yeterli. İnterseks insanların toplum baskısı sebebiyle şimdilik sessiz kalıyor oluşu bu gerçeği değiştirmez.
İki cinsiyete göre düzenlenmiş bir dünyada yaşıyoruz ve aslında intersekslerin bazıları da kendilerini “erkek” ya da “kadın” olarak tanımlıyor ki zaten öyle tanımlamalarında bir sorun yok. Ama kendini bir yere ait hissetmeyenler, bir seçim yapmayı reddedenler ya da genderqueerlar da iyi ki var. Cinsiyet çokluğuna bin selam!
Bana artık kısaca “i” diyebilir misiniz?
Blogun ismi, amacı ve simgesi hakkında:
İnterseksüel Şalala ismi, Post Express dergisinin “Enternasyonal Şalala” şeklinde slogan olarak kullandığı, Mano Solo’ya ait “Sha la la” adlı şarkıya göndermedir. “İnter” takısı, hem kapsayıcılığı, ortaklaşmayı, çeşitliliği hem de arada kalmışlığı ifade eder. Buradan hareketle “internasyonal” ya da “enternasyonal” ya da “uluslararası” ile “interseks” yani “cinsiyetlerarası” sözcükleri arasında bağ kurarak bir çeşit sözcük oyunu yapmaya çalıştım. Çünkü burayı ciddi bir interseks aktivizmi portalına dönüştürmek, Türkiye’deki intersekslerin sözcülüğünü yapacak şekilde kurumsallaştırmak niyetinde değilim. Burası kişisel bir blog. Kişisel düşüncelerimi, duygularımı ve yaşadıklarımı aktaracağım. Çünkü bu küçük bir adım ya da kıvılcım. Eğer buradan benim iç sesim birilerine ulaşırsa, biraraya gelir iç seslerimizi dışarıdan duyulan sözcüklere dönüştürürsek o zaman gerçek bir örgütlülük başlatabiliriz, onun yeri ayrı olacak.
Gelelim blogun her yerinde bolca göreceğiniz salyangozlara. Salyangozlar (tıpkı solucanlar, pek çok balık türü ve denizatları gibi) hermafrodit canlılar. Hermafrodit olmalarının yanı sıra, Maya kültüründe kalbe, akla ve bilgiye açılan yolu ifade ediyorlar. Zapatistalar da salyangozu hiyerarşisiz yatay örgütlenmenin, kapitalizmin tüketim ve hız pompalayışına karşı yavaşlığın, dayanışmanın ve çeşitliliğin simgesi olarak kullanırlar.
Yükünü, evini sırtında taşıyan, tenezzül etmeyen, yavaş ama kendine has bir ritmle kendi içinde sürekli göçen, dönüşen, çeşit çeşit hallerden geçmenin ne demek olduğunu bilen onurlu salyangozların gökkuşağının altında birbirlerini bulması dileğiyle…
(en üstte kullanılan gökkuşağı ve salyangoz görseli http://leinzel.deviantart.com/art/Rainbow-snail-172692331 adresinden alıntıdır)
Merhaba,
Ben kocatepe üniversitesinde psikoloji bölümünde okuyorum.toplumda cinsiyet rolleriyle ilgili interseksüeller üzerinden bir çalışma yürütmek istiyorum. İletişime geçebileceğim bana yardımcı olabilecek birine ulaşmak istiyorum.
İlginiz için teşekkür ederim.
BeğenBeğen