(Çeviri için Aligül Arıkan’a teşekkürler)
Esther Morris – Intersex Initiative
Kadınların neler söylediğini merak ettiğim için “Vajina Monologlarını” okudum.
Oyunu değil. Vajinayı merak ediyordum. Onsuz doğan kadınlardan biriyim. Bu monolog babaların bakış açısından verilmiş ben size benimkini sunmak istiyorum. Bu “kayıp vajina monologu” veya “kayıp vajinaların monologu” olabilir. Her iki durumda da ilgi görmeyi hak eden bir monologdur.
Mayer-Rokitansky-Kuster-Hauser Sendromu doğuştan vajina, kordon, serviks ve/veya rahim yokluğu durumlarını içerir. Bazı kadınlarda rahim kalıntıları veya çıkıntıları vardır. Dış cinsiyet organları normaldir. Kromozom karyotipi 46XX (normal dişidir). Görülme oranı 5000’de birdir. Bu durumla birlikte görülen çeşitli derecelerdeki semptomlar böbrek anormallikleri, iskelet problemleri ve işitme kaybıdır. Nedeni belirsizdir ama semptomlar fetüs gelişiminin dört ile altıncı hafta arasında gerçekleşiyor. Bütün bir beden hakkında değil “normal cinsel fonksiyonlu” vajinalar yapmak için araştırmalar yapılıyor.
Sendromun nasıl geliştiğiyle değil bu sendrom etkisiyle kadınların nasıl değişim geçirdiğiyle daha çok ilgileniyorum.
Bu bölüm beni deli ediyor. Bunun hakkında konuşmak zor çünkü birçok kişi MRKH hakkında hiçbir şey bilmiyor. Bilenlerimizin ise kabullenmeye cesareti yok. Beraberinde sağlık sorunlarını da getiren anomalimizin günlük savaşlarından geri çekiliyoruz. Birlikte çalıştığım hiçbir doktor semptomlarımın MRKH’yle bağlantısını kuramadığı için ayak uydurmakta zorlanıyorum. Durumum seçtiğim mesleğe uygun olmadığı için mi yıllardır bildiğim sakatlıktan kaçındım? İşitme kaybı MRKH’nın bir parçası olabileceği için mi bildiğim işitme cihazlarını kullanmaktan kaçındım? Bunlar hiç bilemeyeceğim ama birlikte yaşamak zorunda olduğum şeyler.
Travma. Kıvrılarak hayatımın farklı zamanlarına değiyor. Korkutucu bir şekilde hiç bitmeyeceğini umuyorum. Gerçekten. Çatışma ve utançtan kurtulabilirim ama serinkanlılık beni hayata bağlıyor, varlığımın kökenini kabul etmemi veya kavramamı umuyor. Keşke seçimlerim olabilseydi… Kendi kendimi değiştirme arzusu duyma fırsatı – kim olduğumdan kaçmaktan ya da kim olabileceğimden korkmaktan çok olanakları kucaklamak. Kendimden hoşnutken kendimi sadece tam yapmaya odaklanmak, çok sağol.
On üç yaşındayken kamptan karın ağrısıyla gönderildiğimde hayatım tamamen değişti. İncelendiğimde açık olmayan hymen1’nin regl kanamasını engellediğini buldular. Böylece ilk ameliyatımı kanamak için hymenin açılması için oldum. Fakat orada hiçbir şey bulamadılar. Bir vajinam yoktu, bir çukur vardı ve bir rahim de bulamadılar. İkinci cinsiyet özellikleri olan göğüslerim ve vücut kıllarım vardı dolayısıyla yumurtalıklarım olduğunu düşündüler ama kimse nerede olduğunu bilemedi. 1838’den beri tıp bilimi MRKH’yı biliyor ama bana “doğuştan vajinasız” tanısı koydular çünkü sadece buna önem veriyorlar. Karın ağrım hemencecik unutuldu. Aniden ve utanç verici bir şekilde farklı oldum. Benim için ergenlik bitmişti. Bir öğleden sonra İzci Kız Kurabiye satışından gelmiş cinsel fonksiyon bozukluğumu düzelttirmeye gitmiştim.
Doktorlar aileme vajenoplastiden bahsettiler böylece kocamla normal bir cinsel yaşamım olabilirmiş. Ne kocası? Hem doktor diğer “doğum kusurlarına” yaptığı gibi neden bunu da düzeltmesin ki? Ailem doğru olanı yaptı. Mümkün olan tek yol olan “düzeltme” ameliyatı yoluna sokmuşlardı. Doğurganlığımı, çocuk sahip olma hayalimi kaybettiğim için sarsılmıştım. Bunun için bir duygudaşlık ve hatta acıma almıştım ama en acil endişe bir an önce vajinamın yapılmasıydı.
Bundan sonraki birkaç yılı uzmanlara giderek, cinsiyetimi onaylayacak testleri olarak, meraklı doktor ve stajyerler tarafından sayısız aletle, sayısız delikte, sayısız kereler ölçülerek geçirdim. Hiçbir tedavimde kadın doktor olmadı. Önümde kromozomlarım sayıldı ve üzerine tartışıldı. “Emin olmak için şu testi tekrar yapmak zorundayız.” Bu adamlara göre cinsiyeti belirlemek için yeterli işaret yoktu. Göğüslerimi, vajina dudaklarımı, klitorisimi ve çukurumu kör gözlerle incelediler.
Görmek istediklerini bulamadılar, dar açılı bir normal görüyorlardı ama ben değildim. Soru sormaya hakkım olduğunu veya süreci kendi ihtiyacıma göre yavaşlatabileceğimi bilmek için çok gençtim. Neler olduğu ve bana ne yapıldığı hakkında belirgin şüphelerim vardı. Bedenimle kimin daha büyük problemi olduğunu merak edecek yetkinlikte değildim. Benim mi, benimle uğraşanların mı? Hastane geceliği içinde korkmuş olarak bana denileni yaptım. Bedenimle ilişkim koptu. Birden bire (bedenimin içinde) bulunduğu durumdan dolayı ona sahip olma hakkım yoktu.
Yıldız takımındaki bir android gibi bu bedenin bana ait olduğu hissini duymuyordum. Olmam gereken kadın üzerinde o kadar çok duruluyordu ki bir zamanlar nasıl bir kız olduğum bilgisini kaybetmiştim.
Resmi olarak dişi olduğuma kanaat getirilince estetik ameliyatı ayarlandı. Sonrasında çocuk evlat edinebilirdim ve hayatım yolunda giderdi. 1972’de ikinci ve üçüncü ameliyatlarımı oldum. On beş buçuk yaşındaydım. O yaz neden hastaneye yatmak zorunda olduğumu anlatmamak için üç haftalık bir “seyahate” çıktım. McIndoe ameliyatım için mezuniyetleri ve akraba nikâhlarını kaçırdım. “Vajinanın olması gerektiği yerde küçük bir çukur vardı. Enine kesi yapıldı. Keskin ve kör kesip biçmenin aracılığıyla uygun bir vajina geliştirildi. Sol kaba etten ayrı bir kalın deri parçası alındı ve şekil verildi. Balsam kalıp oyuğun içine yerleştirildi. Uzatılan deri yama vajina boşluğuna eklendi. Vajina kapatıldı. Süngerler bunun için kullanıldı.”
Ameliyattan sonra dinlenmem için doğumhaneye gönderildim. 17 gün boyunca sayısız bebekli kadınla bir odayı paylaştım. “Seyahatte” olduğumdan kimse beni ziyaret edebileceğini bilmediğinden hiç ziyaretçim yoktu. Ben, annem ve sabahları beni uyandırıp yatağımın yanında ellerimi tutarak sessizce oturan Donna adlı tatlı hemşire vardı. Sonrasında gece ben uyurken meraklı ziyaretçilerin meraklarını tatmininden beni koruduğunu fark ettim. Kuzenim aynı hastanede çalışıyordu ve sık ziyarete geliyordu ama neden orada olduğum konusu hiç konuşulmadı.
İki hafta sonra İkinci Bölüm, üçüncü ameliyatım kalıbın ve dikişlerin alınması başladı. Sonrasında vajinamın fonksiyonel kalması için ameliyat sonrası tedavisinden bahsedildi. Fonksiyonel vajina “normal boyuttaki bir penisi içine alabilecek bir vajina” demekti. Ameliyat sonrasında vajina dilatörleri kullanmam gerektiği söylendi, basit bir tarifle nasıl bir tanesini içeri sokacağım anlatıldı ve her akşam giymem gerektiği söylendi. Benim dışımda herkes için problem çözülmüştü. Deneyimden yoksun bırakılmıştım. Bütün mesele bitti. Herhangi birisiyle uğraşma şansı bulamadım. Cerrahım birkaç kere kontrol için geldi ve onu bir daha görmedim. Bir başka cerrahi başarısıydım.
Neden ilk önce cinsiyetim sorgulanıyor ve sonrasında sanki bilmediğim bir şeymiş gibi onaylanıyor? Neden bedenim eli bıçaklı adamlar tarafından benden alınıyor ve cinselliği olan bir Action Man gibi yeniden düzenleniyor? Bedenimi kadınsılaştırmanın anlamı nedir, ruhumu mu nötrleştiriyor? Bütün bu yaygaranın neden koparıldığını anlamış değilim. Bütün bu heyecan umutsuzluğumu arttırıyor. Bir vajinayla doğmamış olmamı önemsemediğim gerçeğinden ve bu anomaliyle yaşıyor olmamdan dolayı kendimi tamamen kusurlu hissediyorum.
Seks yapmaya başladıktan iki yıl sonra öfkeyle tanıştım. Bütün o yaşadıklarımdan sonra penisin hemen her şeye girebildiğini keşfettim. Kibir ve varsayıma kurban edilerek en soyut şekilde istismar edilmiş hissettim. Anlayamadığım bir şekilde birden bire sağ kalan olmuştum. Kendim gibi bir kadınla hiç karşılaşmayacağım söylendi. Uzun süreli tecritti. Böl ve yönet mi? Şey, bilmiyorum fakat 5000’de bir hiç de AZ BULUNUR DEĞİL. O zaman bunu bilmiyordum. Depresyonda olduğumu inkar ettim. Notre Dame’ın kamburu gibi normallik beni alaşağı ettiğinde saklanacak yer arıyorum.
Duygu parçaları beni çok fazla bunaltıyor. Normalin sadece farklı olan hiçbir şeyle baş edemeyen insanların kavramı olduğunu öğreniyordum. Kendimi regl ağrısından şikayet eden arkadaşlarımdan uzaklaştırıyordum ve HAYIR tamponum yok! Baş etmenin ve kendimi tutmanın sabırlı, entelektüel yönteminde uzmanlaştım. Bozuk yolda araba kullanmak gibiydi.
Büyüdükçe birçok soruyla yüz yüze geldiğimi anladım. Menopoz yaşayacak mıydım? Yumurtalıklarımın sağlıklı olup olmadıklarını nasıl izleyecektim? Kaç tane yumurtalığım vardı ve nereye saklandılar? Peki ya smear testi ne olacaktı? Döngülerimin izini sürüp takvimde işaretliyordum böylece düzenli meme tetkikine kalkışabilecektim. Bütün bunlardan ve sormak zorunda olduğum sorulardan bıkmış ve yılmıştım. Bu acayip bedende yakalanmıştım ve gidecek bir yerim yoktu. Şimdi de baş etmem gereken başka fiziksel problemler yaşıyordum.
Otuzlarımın başında başka bir tıbbi tetkike girdim. Teknoloji değişmişti ve bir yumurtalık bulmuşlardı. (İki sene sonra da diğerini buldular.) uzmandan aldığım rapor yirmi yıl önce doktorların söylediğini söylüyordu ama bu sefer daha fiyakalı bir ismi vardı: Mullerian/Gelişmemiş Vajina. Ayrıca vajinamın daralmış olduğunu da yazmıştı. Yumurtalık kanseri araştırması için her yıl ultrason testine girmemi tavsiye etmişti. Her yıl test sonuçlarımı bir önceki yılla karşılaştırıyordum. 1997’de bir değişiklik gördüm ve doktorumu aradım. Bir başka takip ve tetkik testleri serisine yönlendirildim. Yumurtalığımda kist olduğunu düşünüyorlardı.
Kisti almak için yapılan laparoskopiden sonra cerrah işlemin işe yaramadığını söyledi. Fakat rahmimi bulduğunu söyleyerek şüphelerimi haklı çıkardı. İki tane bulduğunu söylediğindeki şaşkınlığımı bir düşünsenize. Sol yumurtalık üzerinde tam büyüklükte bir rahim ve sağ yumurtalıkta rahim kalıntısı. Neden vücut parçalarım birden bire ortaya çıkmıştı yoksa fark edilmeden hep orada mıydılar? Yeni vajinam rahmime bağlı olup beni çocuk sahibi yapabilir mi? Kendimi bildim bileli beni iki büklüm eden ağrının sebebi bu muydu? Bunların icabına yıllar önce bakılmıştı da neden şimdi ortalığı karıştırıyorlardı? İşe bakın ki, beşinci ameliyatım iki rahmin alınma ameliyatıydı, Notre Dame’e tekrar döndüm.
Ne zaman bu konuda bunalıma girsem birkaç küçük harekette bulunuyorum. On beş yıl önce hastane raporlarımı aldım ve ameliyatımı okudum. Gittiğim her doktordan tıbbi raporlarımı istedim. Kız kardeşim bir makale gönderdi ve 2000 yılında ilk defa MRKH hakkında bir şeyler öğrendim. Sekiz yıl öncesine ait tetkiklerimin bir kopyasını aldım ve orada da Mayer-Rokitansky-Kuster-Hauser Sendromu yazıyordu. Uzmanın bana gönderdiği raporda teşhisi yazmamıştı. Fakat vajinamın küçüldüğünü söyleyecek kadar hızlı davrandı. Anlaşılan o ki bilmem gerektiğini düşündüğü tek şey vajina fonksiyonuydu. Anlaşılan o ki Sendromun diğer parçaları mevzubahis değildi. Aynı zamanda bel ağrısıyla sakatlanmıştım ama aradaki bağlantı hiç konuşulmadı.
Olası tanının rehberliğinde tıp kütüphanesine gidip MRKH üzerine yazılmış makaleleri araştırdım. Kırklarımdaydım ve sonunda buna garip dışında bir ad bulmuştum. Sendrom’la birlikte ortaya çıkan diğer sendromları da aynı zamanda bulmuştum. Yıllar boyunca çektiğim sakatlık ve işitme problemleriyle ilişkisini görmek beni salağa çevirdi. Sakatlığa hazırlandığımı bilseydim hayatım hakkında daha uygun kararlar alırdım. Bunlara benim sebep olmadığımı onaylamak amma eğlenceliydi. En büyük keşfim cinsiyetin çok fazla çeşidinin olduğunu öğrenmek oldu. Katı normlara zorlandığımızı ortaya çıkardı. Dişi olarak etiketlenmeme rağmen çoğu zaman cinsiyetsiz (bir eşya gibi) hissediyorum. Çoğu cinsiyet olasılıklarını yok sayarak bütün bir çeşitliliği yok sayıyoruz. Geleneksel kadın erkek ikiliğine uymayan çok az insan var gibi görünebilir fakat çeşitliliğe saygı duysak ve bunu görmeye çalışsak belki de o kadar az olduklarını düşünmeyeceğiz. Çok eski duygulardan yepyeni bakış açıları yetişiyor.
MRKH üzerine makaleler acı verici bir biçimde gösterdi ki bu sadece vücutlarla ilgili değildi, cinsiyet organlarını “düzeltme” yönelimi hemen kabul edilmemelidir. Duygusal ve cinsel danışmanlık daha sabit ve kabul edilebilir bir çözüm sağladı. Daha sonra bir ameliyat istersem bu yönde çalışabilirdim. Bedenimin gerçeğine uymasa da düzeltilmek zorunda kaldığım için kendimi anormal hissediyorum.
Vajina çukurumdan dolayı değil ameliyatlardan dolayı farklı hissediyorum. Vajinasız doğmak benim problemim değil. Bir tane edinmiş olmak problemim. Beni dehşete düşüren vajinamın küçülmesi değil tüm vajinaları (cinsiyet organlarını) yargılıyor olmamızdır. Normal cinsiyet tanımına uymayan insanlar değil, bu tanımların sınırları insanları kapsamıyor. Normal dişi kromozom avantajıma rağmen bunun baskısını üzerimde hissediyorum. Oldukları gibi olmalarına izin vermediğimizde çok fazla insan “ucubelere” dönüşür. Cinsiyet organlarımız bizim mahrem yerlerimiz olduğu veya farklı olduğu için de tartışılmaz. Keşke seçeneklerim olsaydı…
Şimdi bir yetişkinim ve seçeneklerim VAR. Artık soru sormadan güvenmeyeceğim. Bilgim olmadan bir şeye güvenmeyeceğim. Şimdi yetişkinim ve kütüphane kartım var! Çok çeşitli ameliyatları ve vajina yapmak için kullanılan dilatör tedavilerini araştırdım. Kişinin vajinası yoksa veya dilatör tedavisi işe yaramadığında ameliyat kullanılıyor. Dilatör tedavisinin riski daha az ama duygusal olduğu kadar hala çok istilacı. En basit yöntem farklı boyuttaki dilatörlerle “kabul edilebilir bir derinlik” kazanana kadar dokuda girinti oluşacak basınç uygulamaktır. Ne kadar sık yapabildiğinize göre değişerek ikiyle on sekiz ay arası sürer. Dilatörlerimi kullanmayı ilk birkaç yıldan sonra bıraktım. Ameliyattan sonra bile çok acıtıcıydı. Hiçbir şeyi esnetmiyordu. Devam etmek duygusal açıdan beni kendi kendimi baltalamaya götürüyordu. Onlara isim taktım ve tavan arasına kaldırdım.
Birçok vücut parçası “normal cinsel fonksiyon” için nakledilebilir. Eskiden vajina yapımında ince ve kalın bağırsak kullanılırdı ama artık kullanılmıyor. Bir keresinde hastanın annesinden vajina nakledildiğini okumuştum. Annemin kullanılmış vajinası mı? Eğer sıradan bir cinsel birleşme yaşamıyorsanız tedavi veya işleme bakmadan dilatörlerle vajinanızı işe yarar halde tutmanız gerekiyor. Bundan kimin kazancı var?
Vajinasız doğmuş kadınların psikolojik gelişmesi üzerine birkaç çalışma var. Doktorlar bizi tekrar normal hissettireceklerine dair kendilerine inanıyorlar. Fakat bizleri normal ve anormal kategorileriyle kilitleyenler de onlar. Uymayanlarımız uyana kadar yeniden şekillendiriliyor. Bir doktor “kızgın, içine kapanık, erkeksi kızın” nasıl “cinsel birleşmeye karşılık veren ve çocuk yapmaya hevesli bir kadına” dönüştüğünü yazmıştı. Onun doktordan daha çok çalıştığına kalıbımı basarım.
Beş ay önce MRKH’li kadınların oluşturduğu bir internet destek grubuna rastladım. Bu deneyimi yaşayan tek kadının ben olduğuma o kadar inanmıştım ki tamamen bunalmıştım. Okuduğum örnek olay incelemeleri bu deneyimi benim için insancıl hale getiren gerçek kadınlar hakkındaydı. Bazılarının hikayesi o kadar travmatikti ki onların travmalarını benim travmam olarak kabul etmemi sağlamıştı. Tıp dergileriyle karşılaştırıldığında bilgi sağanağıydı. Bu kadınlar bir haftada tedavi ve cesaret hakkında bir tomar makale ve herhangi bir doktordan daha fazla şey öğretmişti. Fonksiyon bozukluklarımız tedavi edildi. Başarı oranlarımız hesaplandı. Sonra kendi kendimizle barışabilmek için dışarı çıkarıldık. Satır aralarını okumaya zorlandığımı hissettim öyle ki kendi sorularımı sordum.
Derlediğim anket sorularını gruba emaille yolladım. Anket sorularımı yirmi bir kadın cevapladığında bu deneyimin bir anketle anlaşılamayacağını fark ettim. Hepimizin deneyimi ve bununla baş etme yolları birbirinden farklıydı. “Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?” sorusuna verilen cevaplardan istediğim bilgileri aldım. “Normal cinsel fonksiyondan” çok daha fazlası vardı. Şimdi dinlediğim kadınların çok daha fazlası vardı.
Anketime cevap veren her kadın doktorunun MRKH konusunda bilgilendirilmesini istedi. Ankete cevap veren yirmi bir kadının dört tanesi iç pelvik muayenesi olmadan önce doktorunun MRKH’den haberi olduğunu yazdı. Bu dört taneden iki tanesi “neredeyse hiçbir şey bilmiyordu”. Doktorlarımızın geri kalanı ya “şok olmuştu” ya da bizi tedavi etmekten dolayı çok “heyecanlanmıştı”. Bir kadının doktoru “birkaç şeye bakmak için muayenehanesine koştu”. Diğer kadınlar hiçbir açıklama yapılmadan uzmana yönlendirildiler. Çoğumuz vajina ameliyatlarından yıllar sonra Sendroma sahip olduğumuzu öğrendik.
Birçok kadın destekleyen doktorları ve olumlu deneyimleriyle gerçek başarı öyküleridirler. Fakat bunda bile hala eksik bir şey vardır. Çoğumuz sahip olmadığımız vücut parçalarımızın kimliğimizi tehdit ettiğini hissederiz. Yüksek sesle ve net olarak bu mesajı alırız ve bazıları için bu en acıtanıdır. Sıklıkla depresyonla mücadele ederiz. Ne yaşadığımızdan bihaber insanların ne kadar şanslı olduğumuzu söylemelerinden nefret ederiz. Kısırlık yüzünden çok üzgünüzdür ama bize rahim verecek bir işlem yoktur.
Gruptaki kadınlar diğer kadınlara yardım etmek ve doktorları eğitmek konusunda çok tutkulular. Bir kadının doktoru ona vajina dilatörü vermiş ve ayakkabı kalıbıyla karşılaştırmış. Sonrasında da ona rahibe olabileceğiniz söylemiş. Genç bir kızın doktoru ona “bazı türler nüfus artışına kısır dişiler üreterek karşılık verir” demiş. Bazı doktorlar hastasını dikkat almadan kocaların ve erkek arkadaşların cinsel zevkini önemsiyor. Bazı kadınlar vajinalarına yapılan doku nakilleri tüylenme yaptığı için ekstra ameliyatlar olmak zorunda kalıyorlar. Bağırsak nakillerinde kolostomi açmaktan imtina edildiğine dair raporlar bana ameliyat masasında çok fazla hata yapıldığını söylüyor.
Tedaviye gelince, tedaviyi tamamlayan on beşten on ikisi cinsel yönden aktif, normal olmanın gerekli olduğunu hissetmiş. Geri kalanlar düzeltmenin bir şekilde lüzumlu olduğunu hissetmiş ama sonra kendi istediklerini düşündüklerini eklediler. Bazı kadınlar cinsel birleşmenin gerekliliğini sorguladı. “Ne gereği var? Hiçbir zaman hamile kalmayacağım… Hazzı başka yollarla paylaşıyoruz…”
Tıbbi işlemden geçmiş tüm kadınlara doktorları geçirdikleri işlemlerin çok başarılı olduğunu söylemiş ama bu kadınların hepsi doktorlarıyla aynı fikirde değildi. Bir kadın sonuçtan memnun oluncaya kadar iki ameliyat geçirmişti. İki kadın sonucuna katlanabilecekleri tedaviyi bulana kadar çok farklı yöntemler denemişlerdi. Bazı kadınlar için cinsel birleşme ya çok acı verici olmuştu ya da hiç olanaklı olmamıştı. Yirmi bir kadından sadece üç tanesine vajinal birleşmenin dışında alternatif sevişme biçimleri olduğu söylenmişti. Bir kadın da doktoru tarafından köşeye sıkıştırılmış ve “erkeklerin oral seksten ve farklı pozisyonlardan ne kadar hoşlandığını” dinlemek zorunda kalmıştı. Üç kadına tedavi seçenekleri sunulmuştu fakat çoğumuzun bu seçeneklerin kullanışlı olduklarını bilmiyorduk. Bir kadın dilatör kullanabilsin diye tıbbi müdahale geçirmişti. “Bir yırtık olduğundan haberim yoktu” diye ekledi.
Çoğu kadın seks partnerlerinin vajinalarını normal görmeyeceği için üzülüyordu. Esasen partnerleri fark etmedi bile. Fakat bir kadına “ucube” denildi, bir başka kadına ise vajinasının neden “çok sığ” olduğu soruldu. Başka bir kadına ise dobra, dobra “şu şeyi düzeltemez misin?” diye soruldu, o ana kadar düzeltilebileceğini düşünüyordu.
Vajinası olmayan kadınların tedavisindeki “tıbbi itirazlar” hakkında çok şey okudum ama bence itiraz bundan daha kapsamlı. Kadına sunulan role karşı çıkıyoruz ve bu herkesi çok sinir ediyor. Cinsiyet ve cinsel eylem hakkındaki normal kavramına karşı çıkıyoruz ve bu insanları bağnaz yapıyor. Gerçekten de tek tip değiliz ama test sonuçlarının kanıtladığı gibi biz bütün kadınlar birbirimizin aynıyız. Çoğumuz tehdit yarattığımızın farkında bile değiliz. Hayata normal kız çocukları olarak başladık. Sonrasında bir şey belki de olmadığımızı öne sürdü. Ölçmediğimizde kimliğimizin temelleri parçalandı. Tam anlamıyla toplumsal kabullere uymak için şekillendirildik. Cinsel normları hayal edilmesi hiç mümkün olmayan bir azimle olağanüstü uçlara uydurduk. En çok şekillendiren yıllarımızda en kırılgan benliklerimizde sorularla yüzleştik. Süreç kalbini yırtıp atarken cevap için kalbinin sesini nasıl dinleyebilirsin ki?
Ameliyatımla ilgili şeyleri dikkatlice seçilmiş yollarla ortaya çıkarttım. Bir sürü ikiyüzlünün bana hayatlarında hiç böyle bir şey duymadıklarını söylediklerini gördüm. Bana acıdılar. Bu büyük dedikoduyu arkadaşlarına anlattılar, köşe başlarında yabancılar sırnaşık sorular sordu. Bir pratisyen doktor “çok acayip” olduğumu söyledi. Kadın ortamlarında çok fazla eyleyen bir transgender olduğumu düşünen bir kadın tarafından fiziksel saldırıya uğradım. Vajinayla doğan lezbiyenler bu yüzden mi lezbiyen olduğumu sordu.
Kelimeleri bulamadığım için yıllar boyunca sorular peşimi bırakmadı. Başka MRKH kadınların var olduğunu bilmek sessizliğimi kırdı. Fakat burada durmak istemiyorum. Durumum ancak hakkında hiçbir şey bilinmezse uçta görünecek. Anket yaptığım kadınların çoğu MRKH’nın daha görünür olmasını istiyor. Hepimizde gizli hayatlarımıza bir kapı açma umudu var. Bilgi birikimimiz çok güçlü ama utanç ve sıkıntıyla gizlendiği için bir bilmece halindeyiz. Tedavilerimize yönelik yaklaşım çok uç noktalarda ama bütün kadınları dgöze çarpmayan yollarla etkiliyor. Tıptaki gelişmeler erkeklere Viagrayı kadınlara ise bıçağı öneriyor. Doku kesiği cinsel hazzı arttırmıyor.
Doğru olanı yapmanın çoğu zaman daha fazla zarar verdiğini insanların anlamasını istiyorum. Hedeflediğimiz normal standardı hayalidir. Davranışlar bir ayar gerektirdiğinde kadınların bedenlerini değiştiriyoruz. Cinsiyet organlarımızın düzeltilmesi bize onların yanlış olduğunu söylüyor. Farklılık yanlış değildir. Farklılık farklılıktır. Kadınlar bir sürü seçenek varken tek bir cinsel eylem için fiziksel ve duygusal acıya katlanmak zorunda değillerdir. Kızsam da neden böyle yaptığımızı anlıyorum. Toplumun yaratıcı olmayan düşünce biçiminden dolayı ödediğimiz bedele kızıyorum.
Kimlik; kayıp, inşa edilmiş veya yerinden edilmiş vücut parçaları ekseninde odaklanmamalıdır. MRKH’li kadınlar kendi cinsel fonksiyon bozuklukları tarafından izole edilmeleri yerine Sendrom’lu kadınlar olarak tedavi edilmelidir. “Vajinamın yokluğu” sağlığımı Sendromun etkilerinin beni sakatladığından daha az tehdit ediyor. O zaman o kadar uğraşmak zorunda kaldığım vajinanın yokluğu neden büyük bir kayıp olsun ki?