Yazı: Zeynep Keskin
Öncelikle interseks farkındalığından ne anladığımız “farkındalığın” içini ne şekilde doldurduğumuz önemli diye düşünüyorum.
İnterseks bireyler hayatlarının bir döneminde mutlaka hastaneyle tanışıyor, ikili normatif düzen bizi buna zorluyor; kadın ya da erkek değilseniz, “normal” değilsiniz, eril tıp mantığına göre de “hasta” yapıda bireylersiniz. “Hasta” ve düzeltilmesi gereken yapılara sahipsiniz; sizin penisinizin veya klitorisinizin boyuna, memenizin ne derece büyük olacağına tıp karar veriyor. Eril tıbbın dahilinde ve doktorlarca, yaşadığınız sosyal çevrede ve kültürel ortamda “interseks” olmak zorlu süreçleri kapsıyor.
Ne olacağımıza ya da ne olduğumuza dair çevrenin, aile otoritesinin ve tıbbın karar verdiği, fikir yürüttüğü bir çerçeveyle karşı karşıyayız. Açıkçası bu düzlemde farkındalık geliştirilebilir mi ya da ne derece sağlıklı toplumsal bir tablo ortaya çıkar bilemiyorum.
Doktorların açtığı bu yarayı yine doktorlar kapamalı
Aslında her interseks bireyin interseks olduğu doğumla birlikte atanmaz, kimi interseks bireyler ergenlikte kimileri ise çok daha geç yaşta interseks olduklarının farkına varır. Önemli olan doktorların interseksle alakalı her meseleyi bir kriz algısıyla yaklaşmaması. İnterseksi cinsiyet gelişim çeşitliliği çerçevesinde ele alınmalı ve bir bozukluk olarak yaklasılmamalıdır. Daha sonra ötekileştirmeyen tıp eğitimlerine ihtiyacımız var. Eril kimlikle şekillenen tıp etiğinin gerçekte daha tarafsız ve bilimsel bir yapı kazanmalı.
Bedenlerimiz üzerinde bir şeyleri tanzim edebilme, bedenlerimiz üzerinde bir seylere karar verme (kozmotik ameliyatlar gibi) ve bunları uygulama hakkı -sadece ve sadece- bize ait olmaması bazı sıkıntıları doğurmakta. Sesimizin tonundan tutun, dış görüşünümüzün neyi yansıttığı veya neyi sakladığı üzerinden yürüyen bir metalaştırma söz konusu.
Ne kadar insan, o kadar seksüel karakter
İntersekslerin içinde bulunduğu bu olumsuz iklim sahası ve toplumsal normlar çerçevesinde kısıtlanmış bir “farkındalık” halinden belki söz edebiliriz. Sadece biyolojik olarak bir farklılığın ortaya çıkardığı farkındalık işin cabası.
İnterseks, doğanın ikili cinsiyet sistemine karşı bir duruşu olarak tanımlardım hep ancak durum biraz daha derin bu noktada. Doğa ve yaşam bize dünya üzerinde ne kadar insan varsa o kadar seksüel karakterin olduğunu gösteriyor.
Bu çeşitlilik içinde interseksleri yok saymak demek aslında çeşitlilik ve farklılığa tahammülün olmadığı zeminde kendi bedenimiz dışında bir beden ve kendi yaşamlarımız haricinde bir hayat olmadığı anlamına geliyor. Farkındalık bilinci bu anlamda önemli.
Bizi tanıyan ve bizi kendi kimliğimizle bilen, bizim de farkında olan bir toplumda intersekslerin ve LGBT bireylerinin daha sağlıklı ilerleme kaydedeceğine inanıyorum, buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bizi kimlik olarak tanımayan ve öteki olarak kodlayan, kimliğimizin farkında olmayan bir düzlemde bir birey olarak var olacağımıza inanmıyorum.
Varoluş mücadelesi “farkındalık” ile güçlenen bir yapı kazanacak
LGBT kısaltmasına “İ” harfinin eklenmiş olması umut vericiydi. Mücadele alanının ortak olması açısından önemliydi ancak bu konuda biraz itirafta bulunmak istiyorum, eleştirmek ve öz eleştiri de bulunmam gerektiğini düşünüyorum.
LGBTİ içinde tek sesli harfiz. “İ” nin eklenmesi, farklı bir izlenim oluşturdu her açıdan. Ortak mücadele alanda heteroseksist düzlemde zorlu mücadele vermek ve birbirimize omuz vermek geleceğimize dair beni umutlandırmıştı. Ancak “İ” çok sahiplenilmedi sanki ve biz interseks bireyler olarak sahip çıkamadık “İ” ye.
Belki de interseks öz örgütlenmesi de çok iyi durumda değil ve biz interseks bireyler henüz kendi içinde kendilerini çevreleyen kabuğu kırabilmiş değil. Aynı zamanda birbirimize açılma durumları da zaman alan süreçler. Bu süreçte bizde “DAĞILIYORUZ” dedik ve dağıldık önce ancak toparlanma uzun sürebilir.
Türkiye’de interseks hareketinin ivme kazanması için öncelikle interseks bireylerin birbirine ulaşmasının önü açılmalı; özellikle biz interseks aktivizminin öncüleri olarak farklı alanlarda farklı ötekileştirme biçimleri üzerine farkındalık çalışmaları yürütmeli ve aynı zamanda görünürlük problemlerini aşmamız gerektiğini düşünüyorum.
İnterseks olmak zorlu süreçler barındırabilir. Ürkek birer salyangozlarız bizler. Hayata ve yaşama dair çok şey gizli kabuklarımızda. Başımızı, kabuklarımızdan çıkarmazsak çok kıracaklar kabuklarımızı, çok acıtacaklar canımızı ve bu yolda kırılan kabuklarımız tekrar kabuk bağlamaz.
Bu yüzden her yerde ve her zaman “İ” nin içinde kendimizi görmeyi utanılacak bir şey olarak değil aksine daha İyİye gidecek bir süreç olarak görmeliyiz.
İyiyiz ve hayatın içinde; her yerdeyiz.
Arafta değil her taraftayız!
ilk yayınlanma: 26 Ekim 2016 http://kaosgl.org/sayfa.php?id=22371